Daha önceki yazımda da belirttiğim üzere Özge benim bu blogu açmama vesile olan, kendisi de benim gibi seyahatkolik ve her zaman seyahat hakkında konuşmaktan zevk aldığım bir meslektaşım. Onlarda karı-koca olarak bizim gibi gezmeyi çok seviyorlar. Kendisi adeta Yunan adaları aşığı ve her fırsatta soluğu Yunan adalarında alıyor. Kendisi bana pek çok teklif etmiş olmasına rağmen bir türlü onunla birlikte Yunan adalarına gitme fırsatım olmadı umarım en kısa zamanda onunla birlikte bir Yunan adaları seyahati yapabiliriz.
Kendisi bana her seferinde Midilli'nin güzelliğinden bahsediyordu. Bende madem Midilli bu kadar güzel, misafir yazar olarak blogumda yaz dedim. Kendisi de sağolsun ricamı kırmadı. Şimdi sizleri arkadaşım Özge Evci Eralp'in yazısıyla başbaşa bırakıyorum :) Yalnız kendisinin paylaştığı resimleri görünce acıkmamak elde değil :)
Sevgili
Blog yazarımız, bizim söyleyişimizle Gökky’miz yeni doğan ikizleriyle ilgilenedursun, benden de bir
misafir gezi yazısı istedi. Sonra da ekledi “Midilli’yi yaz, nasıl olsa ezbere
biliyorsun” Benim
nice gezilerime rehberlik yapan arkadaşımı kıramazdım tabi :)
Meis’ten
Sakıza, Rodostan Kalimnosa, Kostan, Samos’a Pserimos’a kadar sayısını bilmediğim bir çok Yunan adası gezdim. Ama benim için
Midilli bir numara. Annanemin
annesi mübadele ile 9 yaşında Midilli’nin Yela (Pelopi)
köyünden Ayvalık’a göç etmiş. Yani bir anlamda memleketim
de sayılır oralar.
Önce
teknik bilgilerle başlayalım. Midilli diye bilinen
adanın asıl adı Lesvos. Yunanistan’ın 3. En büyük adasıdır kendisi. Lesvos
isminin nereden geldiğinin de ilginç bir hikayesi
var, ama orasını google amcaya bırakacağım şimdilik:)
Midilli’ye
şu ana kadar hep Yunancayı ana
dili gibi konuşan, Girit Göçmeni dedeciğimle gittim, ama ada halkının genel olarak çat pat
ingilizce bildiğini ve zorluk çekmeyeceğinizi söyleyebilirim. Midilli’ye
Ayvalık Jale tur ya da Turyol’dan alacağınız bilet ile, Gemi yolculuğu yaparak 1,5 saatte ulaşabilirsiniz.
Yine
gitmeden Ayvalıktaki acentalar aracılığı ile ya da internetten kiralık
araba ayarlayabilirsiniz. Hatırladığım kadarıyla günlüğü 20 Euro civarı minik bir araba kiralanabilir.
Adanın dar sokakları nedeniyle, genelde kullanılan ve kiralanan arabalar küçük. Gümrüğe yanaştığınızda arabanız da hazır sizi bekliyor oluyor.
Kendi arabanızı da gemiye yükleyerek karşıya
geçirebilirsiniz, ama kesinlikle kiralamak daha ucuza maloluyor.
Midilli büyük bir ada olduğu için, size en beğendiğim için seçtiğim 4 yeri anlatacağım, yoksa gerçekten bir kaç günde gezilemeyecek çok büyük bir ada. İlk gittiğimizde 8 gün kalmış, adayı ancak baştan başa bitirebilmiştik.
1.
Petra:
Adanın en sevdiğim bölgesi. Yazın tatil amaçlı giderseniz, ucuza temiz ve güzel otel ve
pansiyonlar bulabilirsiniz. Taşsız kum sahilinde denize girebilir, akşamları da
müzikli tavernalarda eğlenebilirsiniz. Otel olarak Theofilos Paradise Oteli önerebilirim,
yalnız rezervasyon yaparken otelin yeni inşa edilen
kısmından oda isteyin. Otel çevresi köyü andırıyor, sessiz ve doğayla başbaşa, en genci 150 yıllık taş evlerle bezenmiş sokaktan 5
dakika yürüyerek sahile varabiliyorsunuz. Petra’nın gün batımını sakın
kaçırmayın. Köyün merkezinde
‘Panagias tis Glikofilousas’ kayasını göreceksiniz, üzerinde de küçük bir
kilise. Bu kilisenin inşaası sırasında çalışmalara yardım eden küçük bir çocuğun 40 metrelik kayadan aşağı elinde çay bardaklarının olduğu tepsiyle düştüğü, ama çayların dahi dökülmediği gibi bir çok efsane köylüler
tarafından anlatılıyor.
Burada sahilin bir arka
sokağındaki Katerina
tarafından işletilen Zorba
Taverna’da yemek yiyebilirsiniz, denk gelirseniz bu sokak arasındaki müzikli eğlenceler de süper oluyor.
2.
Molivos:
Midilli adasının en turistik yeri
Molivos. Burada ahşap kullanımının zorunlu olduğu, plastik masa ve sandalyelerin kullanmının yasak olduğunu duymuştum, gerçekten de plastik bir şey görmedim.
Molivos’ta hem birbirinden güzel evler, hem de muhteşem bir manzara göreceksiniz. Tavsiyem, arabanızı
kaleye bırakın ve şehri yukarıdan aşağı doğru turlayın.

3.
Skala Skamnia:
Skala Skamnia, aslında küçücük bir yer. Skamnia iskelesi anlamına gelen bu küçük limanı ben
hep çok sevdim. Burada, kurutulan ahtapotları görebilir ve tadabilirsiniz.
Bence şehrin en güzel deniz ürünlerini burada yapıyorlar.
Adanın neresinde olursanız olun menünüzden barbun balığını
eksik etmeyin. Barbunu bu kadar güzel başka
hiç bir adada ve hatta Türkiye’de ne yazık ki yapamıyorlar. Şarapta pişirilmiş
yumuşacık ahtapot, yanında da mis gibi zeytinyağlı ege otlarından tadabilirsiniz. Ekmeğinizi de kızarmış
isteyin, adanın ekmekleri de çok güzel oluyor, greek salad’ın mis zeytinyağına bana bana yersiniz. Kalamar konusuna gelince, Yunanistan’da kalamarları bizim gibi terbiyelerek yumuşatıp
kızartmıyorlar. Olduğu gibi bütün halde ızgaraya koyuyorlar. Bu nedenle
biraz sert ve çiğ gelebilir, tadına bakmak isterseniz dilimlenmiş ve kızartılmış
olarak isteyebilirsiniz. Yanında da sarımsaklı sos değil
limon gelir. Ha bir de içi peynirli dışı panelenip kızartılmış kabak çiçeği dolması diyorum.
Skala Skamnia’daki küçük kaya üstü
kilisesinde fotoğraf çekilmeyi de unutmayın.
4.
Merkez:
Midilli
merkez, adanın canlı yaşam
merkezi. Buradaki oteller ne yazık ki çok temiz ve konforlu olmayabiliyor. Bu
nedenle, araba kiraladıysanız havaalanı yolundaki Elyson Hotel neapolis’i
öneririm. Arabayla 10 dakikada merkeze ulaşırsınız.
Yok eğer
arabamız yok, merkezde kalacağız
diyorsanız gümrüğün
hemen karşısındaki
Blue Sea oteli öneririm.
Adada öncelikle tavsiye edeceğim şey,
pastanelere mutlaka uğrayın
ve böreklerin hamur işlerinin
tadına bakın. Özellikle “poğaça”
olarak telaffuz ettikleri elmalı çörekleri muhteşem. Yaz-kış yağlı ve doğal koyun
sütü kullandıkları için de sütlü tatlıları da çok güzel.
Merkezde yeni bir pastaneden yediğim
çikolatalı kupun tadını bir türlü unutamıyorum, her gidişimde ilk
oraya yöneliyorum.
Yemek
U şeklindeki
merkezin bir ucundaki Fanari bölgesini tavsiye ederim. Bulabilirseniz Ouranos
da güzel bir alternatif. Sizi bu konuda sınırlandırmak istemiyorum, sokaklara
dalın ve bulduğunuz
gözünüze güzel gelen yerlerde yemeğinizi
yiyin,adanın yemekleri genel olarak her yerde süper.
Adanın ermou denilen alışveriş
caddesindeki Agios Terapon kilisesini,
daha ilerdeki Türk Camii’ni ve hamamını da gezmeyi unutmayın.
Midilli Merkezde akşamları da
bir çok müzikli modern bar alternatifini değerlendirebilirsiniz. Adanın en eski kahvehanesi olan ve
merkezdeki Panellhinion’a da uğramadan
geçmeyin.
Dikkat
edilmesi gerekenler:
1. Yemek
servisinde çok yavaşlar.
Yani Türkiye’deki gibi önünüze anında 10 çeşit yemeğin 10 dakikada serilmesini beklemeyin.
Genelde servis çok yavaş,
bunu kabullenerek gidin ve sinir harbi yaşamayın.
2. Muhabbet
ettiğiniz
için size hediye vermek isteyen birileri mutlaka olacaktır, altta kalmak
istemiyorsanız yanınızda Türkiye’den getirilmiş küçük hediyeler bulundurun.
3. Uzo
meraklılarına, Midili’nin uzonun başkenti
olduğunu
söylemek isterim. Bunun nedeni de Adanın damarı Kaz Dağlarından
gelen sularının çok güzel olması. Adanın bir çok yerinde uzo fabrikalarını
görüp uğrayabilirsiniz.
Alacağınız
en basit bir harita bile bu noktaları gösterir. Benim uzoyla aram çok iyi
olmasa da, dedem en iyi ve kaliteli uzonun Aphrodite olduğunu söyler,
onu Barbagianni izliyormuş.
Uzo’nun suyla beyazlayan ve beyazlamayan çeşitleri de var. Alırken hangisini istediğinizi
mutlaka belirtin.
4. Adadan
alabilecekleriniz; uzo, sardalya konservesi, kirece yatırarak yaptıkları bir
tür reçel ve özellikle antep fıstığı
reçeli, Mantamados’a uğrarsanız
saganaki peyniri (paneleyip kızartın), süt ürünleri ve seramik ürünler, sakız
tatlısı, sakız likörü, damla sakızı.
5. Tüm
dükkanlar siesta nedeniyle 13:00-18:00 arası civarı kapalı olur. Alışverişlerinizi bu
saatlere bırakmayın.
İyi
geziler :)