Aslında Stuttgart yazımı bu yazımdan çok daha fazla özenerek
geçen hafta gece 01.30lara kadar ayakta durarak yazmıştım ama yazımın bitmesine
5 dakika kala yanlışlıkla tüm yazım silindi ve otomatik kaydetti. Böylece
emeğim bir anda boşa gitmiş oldu ve tekrar oturup Stuttgart yazısı yazmak
gözümde o kadar büyüdü ki. Neyse umarım bu yazımı da beğenirsiniz. Zaten bu ara aksilikler üstüste. Cep telefonumda bir anda formatlandı ve tüm hafızası gitti. Neyse sağlık olsun:)
Stuttgart'a gittiğinizde bu yazımla kaba taslak Stuttgart'ta nerelere gidilir? Nerede yenir? gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz.
Stuttgart'a gittiğinizde bu yazımla kaba taslak Stuttgart'ta nerelere gidilir? Nerede yenir? gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz.
Stuttgart denilince akla ilk gelen şey Mercedes’in
anavatanı olması. Mercedes Müzesi hakkındaki yazımı okumadıysanız buyurun buraya: http://gokceninseyirdefteri.blogspot.com.tr/search?q=mercedes
Stuttgart; Baden Württemberg eyaletinin başkenti olmakla
birlikte, Porsche, Mercedes, Bosch merkezlerinin bulunduğu önemli bir şehirdir.
Almanya’nın 2.borsası da zaten Stuttgart Borsası.
Stuttgart benim için tekrar içimdeki gezme aşkını alevlendiren
şehirlerden birisi. 2010 Nisan ayında burslu olarak katılmış olduğum bir
program vesilesiyle 1 ay Stuttgart Barosu Başkanının ofisinde Diem & Partner Hukuk Bürosunda staj yaptım. Bu 1
aylık süreç benim için gerçekten de apayrı bir deneyimdi. Stuttgart’a daha
önceden de 2 kere gitmişliğim vardı ama hepsi kısa süreli gezilerdi.
Gerçi şimdiki aklım olsa kesinlikle bu bir aylık sürecimi
daha verimli geçirirdim haftasonları arkadaşlarımı Türkiye’den çağırırdım veya
bende haftasonları daha fazla yere seyahat ederdim.
Bu bir aylık süreçte staj yaptığım yer bana ev
ayarlamıştı. Ev-ulaşım masraflarına da ben katılmadım. Önce keşke otel olsaydı diye içimden
geçirmiştim. Ama gittiğimde benim için
kiralanan evin de oldukça güzel olduğunu gördüm. Geniş bir salonu, bir yatak
odası ve mutfağı vardı. Almanya standartlarına göre büyük bir ev bile
denilebilirdi. Evde çamaşır makinesi, bulaşık makinesi de vardı. Almanya’da
çoğu evin içerisinde çamaşır makinesi bulunmayıp, çamaşırlarınızı
çamaşırhanelerde yıkıyorsunuz. Bu durum
bile düşünüldüğünde evim oldukça lüks sayılırdı.
Hafta içleri zaten sabahtan akşama kadar işte oluyordum. İş çıkışı haftaiçi akşamları da König strasse de mağazalar kapanana kadar
turlayıp bir şeyler atıştırıp eve öyle geçiyordum.
Almanya’da mağazalar Türkiye’ye nazaran oldukça erken
kapanıyor ve bu konuda da oldukça dakikler. Bir keresinde hatırlıyorum bir
fırına girmiştim tam kapanış saati oldu adam bana tart ı satmıyordu sonra
inatla satın aldım.
Wilhemsplatz:
Benim evim merkeze yani alışveriş caddesi olan Königsstrasse’ye yürüme
mesafesinde bulunan Wilhemsplatz’daydı.
Bu meydanda yan yana dizili cafeler-restaurantlar
bulunmakta. Özellikle havanın güzel olduğu günlerde tüm masalar dışarıda oluyor
ve etraf adeta cıvıl cıvıl oluyor. Cafelerde yer bulmak bile zorlaşıyor. Burada
yer alan Bistro Einstein, Il Pomodoro ve
Murrhardter Hof favori mekanlardan.
Murrhardter Hof Schwabische yemek yapan bir restaurant ama sahibi Burhan Şabanoğlu isminde bir Türk. İstanbul Hilton'da çalıştıktan sonra şansını Almanya'da denemek istemiş, yemeklerde oldukça başarılı. Yalnız burasının (hatta Almanya'da çoğu lokantanın) şöyle ilginç bir özelliği var. Lokantaya ilk girdiğimde giremezsiniz dediler bende içeri baktım masada oturanlar var. Herhalde parti falan yapıyorlar mekanı kapattılar diye düşündüm ve bu durumu söyledim. Onlarda servis saatinin geçtiğini söylediler ben tabiki bu duruma şaşırdım. Türkiye gibi hizmet sektörünün sınırsız olduğu bir ülke düşünüldüğünde bu durum gerçekten de ilginç. Bende yemek yemek istediğimi söyleyince akşam servis saatinde gelmem gerektiğini söylediler. Bende Almanca ne kadar saçma dedim, onlar da bunun normal olduğunu belirtti. Ama sonra baktılar çok polemiğe girdim :D beni lokantaya buyur ettiler. Almanya'da çoğu lokantanın servis saati var. Mesela örneğin 15-18 arası kimseyi kabul etmiyor falan....
Stuttgart’ta
Türkiye’den ortak bir iş vesilesiyle tanışmış olduğum başarılı bir
avukat olan aynı zamanda adaşım Gökçe yaşıyordu. Sağolsun benim kaldığım 1 ay
boyunca 3 kere kendisiyle buluştuk, benimle ilgilendi. Bir akşam Gökçe ve eşi Wolfgang’la İtalyan restaurantı Il
Pomodoro’ya gitmiştik ve pizzaları kesinlikle mükemmeldi. Bir akşamda evde İtalyan makarnası ziyafeti çektirmişti bana Gökçe :)
Königsstrasse:
Burası Stuttgart’ın en işlek caddesi olup, alışveriş
caddesi. Düsseldorf’taki alışveriş caddesi de König strasse olarak biliniyor.
Her akşam iş çıkışı burada gezer, mağazalara bakar ve yemek yerdim.
Königstrasse’de aradığınız tüm mağazaları bulacağınıza eminim. Burası araç
trafiğine kapalı, aynı zamanda bu caddenin Almanya’da en uzun 2. alışveriş caddesi olduğu söyleniyor. Bu
caddeye bağlanan irili ufaklı sokaklarda araç trafiğine kapalı.
Pippi Langstrumpf'u hatırlamayan var mı???
Gökçe & Gökçe :) :
Wolfgang&Gökçe:
Stuttgart Ana Tren Garı:
Kilise:
Königsstrasse’nin hemen yan tarafında bulunan Stift
strasse ve Calwer strassede de yer alan butiklerde de alışveriş yapabilirsiniz.
Stuttgart’ta sevdiğim lokantaları sırasıyla aşağıda da
belirttim. Ama ilk olarak Stuttgart’ta keşfettiğim bir mekan var. Rotebühlplatz'da yer alan Sushi Circle. Bu mekan hakkında Hamburg yazımda da (http://gokceninseyirdefteri.blogspot.com.tr/2013/01/berlin-hamburg-gezisi.html) ayrıntılarıyla açıklamada
bulunmuştum. Öğle menüsünde belli bir fiyat karşılığında sushi
yiyebiliyorsunuz. Hem de bunun için ekstra yorulmadan. Büfede hazırlanan taze
sushiler, çin börekleri, pilavlar, tatlılar ufak ufak tabaklara konuyor.
Yürüyen bant sistemi var ve bu yemekler her masanın önünden sırayla geçiyor siz
de beğendiklerinizi alıyorsunuz. Sistem bu kadar basit. Yemekleri de oldukça
leziz. Burası Königsstrasse’den Stuttgart tren garı tarafına yürürken değil de
tam tersi istikamette yürürken Rotebühlplatz Nummer 18’de yer alıyor. Hamburg,
Frankfurt veya Stuttgart’a yolunuz düşerse size tavsiyem Sushi Circle’a
uğramanız. Beni buraya staj yaptığım ofiste birlikte çalıştığımız aynı zamanda oldukça başarılı bir avukat olan Kaan ve yine aynı ofiste çalıştığımız Katharina getirmişti. Daha sonra ben burayı çok sevdiğimden dolayı bana veda öğle yemeğini de burada yapmışlardı.
Bantlı sistemden geçen yemekler :)
Ofisimizde Chloe isminde bir Fransız stajyer daha vardı haftasonları da onunla gezerdik.
Bantlı sistemden geçen yemekler :)
Ofisimizde Chloe isminde bir Fransız stajyer daha vardı haftasonları da onunla gezerdik.
İlk McCafe deneyimi de Stuttgart’ta yaşamıştım. McCafe’den iş çıkışı bir kahve alırdım yanına da güzel bir donut oh mis Königsstrasse'de gezinirdim.
Peki Stuttgartlılar nerede partiler?? Schlossplatz’ın
karşı tarafında, Königsbau Alışveriş Merkezinin yan tarafında yer alan Waranga’da. İş çıkışı insanların ellerinde kokteyllerle burada takıldığını
göreceksiniz. Hava güzel olduğunda dışarı şezlong atıyorlar ve insanlar
ellerinde kokteylleriyle Waranga’da hem eğleniyor hem de dinleniyor J Onun dışında
Königsstrasse’nin paralel sokağında yer alan Theodor Heuss Strasse’de
barlar bulunuyor.
Königsstrassenin ortalarına geldiğinizde Königsbau
alışveriş merkezine denk geleceksiniz. Burada pek çok mağazaya denk
gelebileceğiniz gibi zevkinize uygun restaurantlardan birinde bir şeylerde
atıştırabilirsiniz.
Ben burada Schlossplatz’a doğru bakan Terrazza’yı seviyordum. Hemen girişte sağ tarafta yer alıyor. Bu mekan her gün sabah 09.00- 00.00 arası
açık. Havanın güzel olduğu günler masaları merdivenlere atıyorlar güzel
Schlossplatz manzarası eşliğinde bir
şeyler atıştırabilirsiniz.
Schlossplatz:
Schlossplatz bahçe ve çeşmelerden oluşuyor. Hava güzelken
insanlar çimlerine uzanıyor. Kesinlikle tam bir dinlenme mekanı. Burası
Stuttgart resimlerine bakıldığında da hep gözüken kısım. Yani buraya gelmeden
Stuttgart’tan ayrılmak yok.
Stadtgarten:
Stadtgarten:
Stuttgart bir sanayi şehri olmasına rağmen aynı zamanda
şehrin her yanı yemyeşil. Kocaman parkları içinde barındırıyor. Bizim açımızdan
değerlendirildiğinde ne yaman bir çelişki. Haftasonları Stuttgart tren garının arkasından başlayıp, Wilhelma'ya hatta ilerisine kadar uzanan parkta yürüyüş yapardım. Park devasa. İçinde gölet, planetaryum da barındırıyor. İnsanlar koşuyor, bisiklete biniyor, sporunu yapıyorlar. İşte en çok özendiğim şey. Bir haftasonu hava 20 dereceleri bulmuştu, durumu fırsat bilen Stuttgart'lılar bikinileriyle kendilerini çoktan çimlere atmışlardı.
Bir haftasonu Baden-Baden'de oturan uzaktan akrabamız, Alman gelini ve torunuyla günübirlik beni ziyarete geldiler. Sabriye teyzeyi görmeyeli tam 18 sene olmuştu :D
Marktplatz- Schillerplatz:
Burası da şehrin tam merkezinde ancak şehrin
hengamesinden bir an için kaçıp, Cumartesi günleri kurulan çiçek pazarıyla
rengarenk olan, sizi eskilere götüren ufak
bir meydan.
Şayet bit pazarına meraklıysanız doğru Karlsplatz’a.
Aslında ben normalde bit pazarlarına meraklı değilim ama yurtdışında mutlaka
bit pazarlarına da göz gezdiriyorum insan değişik şeyler bulup, zamanda
yolculuk yapabiliyor.
Stuttgart’a gelince gitmeniz gereken lokantaların biri
burada yer alıyor. İsmi Alte Kanzlei. Stuttgart’a özgü yemeklerden birisi olan
erişte ve benimde baya sevdiğim Maultaschen ( Alman usulü mantı diyelim)
yemenizi tavsiye ederim. Ben baya beğenmiştim. Nisan-Mayıs dönemi spargel lerin
yani kuşkonmazların mevsimi oluyor. Almanya’da kuşkonmaza bizde olmadığı kadar
rağbet var. Neredeyse her lokantada kuşkonmaz yemekleri pişiriliyor. Burada
bir seferinde denemiş olduğum kuşkonmaz çorbası ve başka bir zamanda
Hollandaise soslu denediğim kuşkonmaz kesinlikle mükemmeldi. Sizde o mevsim
Stuttgart’a giderseniz kuşkonmazı deneyin. Yoksa da bu lokantada
Maultaschenleri denemenizi tavsiye ederim. Yanında da şarap deneyebilirsiniz.
Burası Stuttgart’ın batı tarafında yer alıyor. U4'e bindiğinizde Rus Kilisesini geçtikten sonra Hölderlinplatz
geliyor.
Almanya’da metroya bindiğinizde çoğu insanın aletlere
bilet okutmadığını göreceksiniz. Sakın o hataya düşmeyin. Çoğu kişinin aylık
veya senelik kartları bulunduğundan dolayı okutmuyor. Almanya’da bilet
okutmadan yolculuk etmek “schwarzfahren” yani “siyah yolculuk etmek” olarak
nitelendiriliyor. Şayet kontrole denk gelirseniz paşa paşa cezaya katlanıyorsunuz.
Mesela 3 Euro vereceğiniz yerde 10-20 katı ceza vermek durumunda kalıyorsunuz.
Dolayısıyla sakın o yola başvurmayın ben pek çok kez kontrole denk geldim. Dolayısıyla hiçbir zaman riske atmıyorum. Ama yakanalırsanız da ceza ödememek için her türlü yolu deneyin turistiz bilmiyordum vs... İşe yarar mı bilmiyorum ama madem bu hataya düştünüz siz her şeyi deneyin :)
Benim 1 ay boyunca staj yaptığım ofis Hölderlinplatz'daydı. Diem& Partner, oldukça büyük bir villadan oluşuyordu. Öğle aralarında hemen ofisin karşı
tarafından bulunan Scardanelli veya Alte Wache’de yemek yerdik.
Alte Wache’nin dekorasyonu güzel olmakla birlikte tipik
Alman yemekleri sunan bir lokanta. Burasının da Maultasche yemeği güzeldi. Öğle yemeklerinde günün menüsünde yemek seçme imkanınız da var.
Diğer yemek yediğimiz yer Scandanelli ismindeki küçük
restauranttı. Burada günlük farklı makarnalar çıkıyordu ve ufacık bir yerdi.
Birkaç bistro masası var ve orada ayaküstü yemeğinizi yiyorsunuz. Yalnız
makarnaları gerçekten de çok güzeldi.
Russische Kirche durağının olduğu yerde Divan isminde iyi bir Türk lokantası
bulunuyor. Yurtdışında en son tercihim lokanta Türk lokantası olacaktır ama sizin Türk
lokantasına gitme niyetiniz varsa burası aklınızda olsun.
Staj döneminde sağolsun Kaan'da orda bulunduğum süreçte bana yardımcı
oldu bir keresinde de birlikte bir duruşma için erken saatte Stuttgart tren
istasyonunda buluşup Ulm’e gitmiştik. Oradaki davaları görünce insan tabii ki şaşırıyor
bizde sadece 1 dakika sürecek olan duruşma orada neredeyse 2 saat sürüyordu. Hâkim
tarafları sürekli uzlaşmaya davet ediyor, duruşmada bilirkişi hazır bulunuyor,
duruşmalar bir U masada toplantı şeklinde geçiyor, bilirkişiye taraflar soru
soruyordu. Bu bir aylık süreçte pek çok
duruşmaya girme imkânım oldu ve Almanya’nın önde gelen hukuk bürolarından
birisinde staj yapmak gerçekten de bir ayrıcalık oldu. Ulm'de kesinlikle çok güzel bir yer insan kendisini masal kitabında hissediyor.
Ben staj yaparken Stuttgart Barosu’nun seçimleri vardı ve buna
yönelik bir kokteyl düzenlenmişti. Hukuk bürosundaki avukatlarda kokteyle
gitmişti ama her nedense ben o gün kokteyle katılmak istememiştim. Kaan’da katılmam
konusunda beni ikna etmişti ve böylece ofisçe kokteyle gittik.
Seçim sonrasında konferans salonunda konuşma vardı. Daha
sonra ofisin kurucusu aynı zamanda tekrar Stuttgart Barosu Başkanı seçilen Herr
Diem konuşma yaptı. Almanca konuşmalardan artık uykum gelmeye başlamıştı, uyudum uyuyacaktım :D Ama
bir anda ne olduğunu anlamadan kürsüden kendi ismimi duydum ben tabi o an şok olmuştum. Bir panikle ayağa kalktım
ve herkes beni alkışlamaya başladı. Bende herkesi selamladım. Bu bana yapılan
güzel bir jest ve hatıra olmuştu.
Hegel Haus- Hegel Müzesi:
Filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel 27 Ağustos 1770’de
şu anda müze olan evde doğmuştur. Şayet Stuttgart’ta fazla vaktiniz varsa
gezin, onun dışında bence gezmenize pek gerek yok. Frankfurt’taki Goethe’nin
veya Trier’deki Karl Marx’ın evleri bence daha güzel. Bu müze benim evime
oldukça yakındı, o yüzden bende bir keresinde evi ziyaret ettim.
Ben o zamanlar selfieyi keşfetmişim :D Hegel'in evinin merdivenlerinde...
Ben o zamanlar selfieyi keşfetmişim :D Hegel'in evinin merdivenlerinde...
Wilhelma Hayvanat- Botanik Bahçesi:
Wilhelma Hayvanat&Botanik Bahçesi Almanya’nın en
meşhur parklarından birisi. Stuttgart’a gelenlerin de bence mutlaka görmesi
gereken bir yer. Çocuklu bir aile iseniz zaten mutlaka gelin. Park oldukça
büyük, günün büyük bir kısmını burada geçirebilirsiniz.
Buraya senede 2 milyondan fazla turist geliyormuş. Park
365 gün açık olmakla birlikte, her sabah 08.15’te açılıyor. Kapanış saati ise
mevsimlere göre değişiyor.
Havanın kötü olduğu zamanlarda bile kapalı alanlardaki
hayvanları ziyaret etmek için gelebilirsiniz.
Stuttgart Arnulf – Klett –Platz’dan U 14 metrosuna
bindiğinizde 8 durak sonra Wilhelma durağında ineceksiniz. Yolculuk yaklaşık 8
dakika sürüyor. İndikten sonra zaten Wilhelma’yı göreceksiniz.
Neckar Nehri Turu:
Stuttgart’a geldiğinizde yapacağınız diğer güzel
aktivitelerden birisi de kesinlikle Neckar Nehrinde yapacağınız tur olacaktır.
Bu gezi boyunca Stuttgart ‘a komşu olan şehirleri de ziyaret edebilirsiniz. Ben
Wilhelma’yı gezdikten sonra ana giriş kapısından yaklaşık 5 dakika
yürüdüğünüzde Neckar Kaptn’den tekne turuna bindim. Hemen karşı tarafta şehrin
kumsalı da bulunuyor. Yapacağınız bu tekne gezisi sırasında üzüm- şarap
bağlarını da göreceksiniz. Keyifli bir tekne turu olmuştu size de tavsiye
ederim. Yani uzun bir gününüz varsa sabahtan Wilhelma’yı gezersiniz , daha sonra
bu tekne turunu yapabilirsiniz.
Porsche
Müzesi:
Stuttgart’ın bu denli dikkat çekmesinin hiç şüphesiz en
önemli sebepleri Mercedes ve Porsche’nin merkezlerinin burada yer alması.
Mercedes Müzesi yazım için: http://gokceninseyirdefteri.blogspot.com.tr/search?q=mercedes
Porsche Müzesine gitmek için Stuttgart tren garı (tief)
tarafından S6 ‘ya binip, 4 durak sonra yani 12 dakika sonra Neuwirtsh. (Porscheplatz)’da
ineceksiniz. Buradaki müze gerçekten de güzel. Ben en çok müzede titreşim-ses
alanını beğenmiştim.
Müzenin karşı tarafında da müzeyi gezdikten sonra Porsche
almaya niyetlenirseniz :D Porsche satış ofisine gidebilirsiniz. Ben oradayken
de Panamera daha Türkiye’ye gelmemişti. Bende deneyimleme fırsatına erişmiştim.
Müze çıkışında da Porsche lisanslı ürünlerini bulabileceğiniz
bir mağaza ve restaurant var.
Müze biletleri bence Avrupa standartları için uygun 8
Euro. Daha önceden rezervasyon yaparsanız Porsche deneyimi de yaşayabilirsiniz.
Fiyatlar ise burada:.
Mesela Porsche 911’i 99 Euro’ya 1 saatliğine kiralayabilirsiniz. Bütçenize
uygun alternatifler için bakınız: https://drive.porsche.com/en/prices-rates.html
Fernsehturm-
Televizyon Kulesi:
Burası da Stuttgart’ı tepeden görmek,
Stuttgart’a hakim olmak ve yeşilliğe yani Kara Orman’lara doymak için mutlaka gitmeniz
gereken bir yer. Stuttgart’ın güneyinde yer alıyor. Stuttgart Hauptbahnhof Arnulf-Klett-Platz’dan
U7’ye bindiğinizde 7 durak sonra Ruhbank
( Fernsehturm) durağında ineceksiniz. Yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor.
( Fernsehturm) durağında ineceksiniz. Yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor.
Bu kule 1956’da tamamlanmış olup, çelikli
betondan yapılma ince borularla inşa edilen ilk yapı olma özelliğini taşımakla
birlikte türünün ilk örneklerinden. Buraya da Chloe ile birlikte gitmiştik.
Metro durağından indikten sonra kule için orman patikadan giden ıssız bir yol
var. Hatta hatırlıyorum buradayken Facebook’a bir foto yüklemiştim annem hemen
kızım ıssız yerlerde yürüme diye bir yorum bırakmıştı :D İşte burası da o patika yol...
Bu kule toplam 217 metre yüksekliğinde, yukarısında seyir
terası bulunmakla birlikte bir restaurantta bulunuyor.
Bu kule 2014 senesinde yangından dolayı oluşabilecek bir
sorundan kaynaklı olarak kapatılmış ancak sorunlar giderildikten sonra 2016
Ocak itibariyle tekrar kullanıma açıldı. Kule ücreti kişi başı 7 Euro. Kule
hakkındaki ayrıntılı bilgiye ve içerisindeki lokantalar hakkındaki bilgilere http://www.fernsehturm-stuttgart.de/de/besuch/index.php
den ulaşabilirsiniz.
Frühlingsfest-İlkbahar
Festivali:
Almanya’da nasıl Münih’in Oktoberfest’i
meşhursa, Stuttgart’ın da ilkbahar döneminde Frühlingsfest’i meşhur. Burası
Avrupa’nın en büyük ilkbahar festivalinin kutlandığı yer. 2016 senesi
itibariyle bu sene 78. Kutlanacak. İlkbahar festivali Nisan ve Mayıs ayının
belli bir aralığını kapsıyor. Sizde Stuttgart tatilinizi bu zaman dilimine getirirseniz
Oktoberfest’in ufak bir versiyonunu görme imkanına erişebilirsiniz.
Frühlingsfest hakkında ayrıntılı
bilgi için: http://stuttgarter-fruehlingsfest.de
Bu Oktoberfest’in ilkbahar
festivaline bürünmüş hali. Almanlar yine meşhur Trachten kıyafetlerini giyiyor,
önceden rezervasyon yapılan çadırlarda
biralar ve geleneksel Alman şarkıları eşliğinde eğleniyorlar. Chloe ve tamamen Fransızlardan oluşan bir
grupla bende ilkbahar festivaline gittim ve çok eğlendim.
Lunaparktaki aletlere de bindik, daha
sona çadırlarda eğlenerek vakit geçirdik. Oktoberfest hakkındaki yazım için: http://gokceninseyirdefteri.blogspot.com.tr/2015/10/munih-oktoberfest.html
ulaşabilirsiniz.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere Almanya benim en sevdiğim ülke , turistler tarafından henüz pek keşfedilmese de her tarafı ayrı güzel...
Hayat gezince güzel :D
Çok faydalı bir paylaşım. Gidecekler için rehber niteliğinde
YanıtlaSilGayet kapsamlı ve başarılı bir yazı olmuş..Teşekkürler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Mustafa Bey güzel yorumunuz için selamlar
SilStuttgart ile ilgili çok fazla gezi notu yoktu,çok işimize yaradı elinize sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim güzel yorumunuz için iyi gezmeler 😊😊
Siltesekkurler.fakat cok fazla kendi
YanıtlaSilhikayenize yer vermisiniz
Turizm xeberleri
YanıtlaSilGezmeli Yerler, Gezilecek Yerler, Turizm xeberleri, Turizm bloqu, turizm agentliyi, turizm şirkətləri, turlar, tur, turizm az, turizm şirketleri Gezmeli.az
Visit here:- https://gezmeli.az/