11 Mart 2013 Pazartesi

BUDAPEŞTE - BUDAPEST


Budapeşte 1. Gün:

 

Haziran 2011’de Macar Adalet Bakanlığı’nın ayarladığı bir program vesilesi ile Budapest Business School’da hukukçuların katıldığı bir seminere katıldım. Gitmeden önce Ankara’da havalar yağmurlu ve serindi ancak Budapeşte’ye varır varmaz beni oldukça sıcak bir hava karşıladı.

İstanbul’dan kalkan THY’nın sabah uçağı ile Budapeşte’ye doğru yol aldım. İstanbul Budapeşte arası tam 2 saat sürüyor. Yalnız İstanbul- Budapeşte hattını genelde yurtdışı transit yolcular tercih ettiği için hep dolu bir hat. İstanbul-Budapeşte gidiş dönüş bileti almak, tek gidiş bileti almaktan bazen daha cazip fiyata bile denk gelebiliyor. Ancak ben dönüşü Viyana olarak ayarladığım için mecburen tek yön bilet aldım.

Yolculuk sırasında yanımda oturan Tacikistanlı bir kişiyle tanıştım ve işin ilginç tarafı onla daha sonra ara ara internet yoluyla da bağlantıda kaldık. Böylece uçak arkadaşı da edinmiş oldum.

Havalimanından çıktığınızda sizi şehre götüren otobüsler mevcut. Bu arada Macaristan’ın henüz Euro’ya geçmediğini belirtmek isterim. Dolayısıyla gitmeden önce yanınızda “Forint” bulundurun. Bende havalimanından çıktıktan sonra otobüse bindim ve otobüsün son durağında inip şehre giden metroya bindim.

Otelim şehrin merkezinde yer alan NH Hotel’di, otelden oldukça memnun kaldım. Otel Tuna nehrine, alışveriş merkezine ve Margrit Köprüsü’ne ve adasına oldukça yakındı.

Eşyalarımı otele yerleştirir yerleştirmez, diğer hukukçularla bululacağımız yer olan Macar Parlamentosu’na doğru Tuna nehri kenarında yürümeye başladım. Açıkçası Budapeşte’nin bu kadar güzel ve hareketli olacağını aklımdan geçirmemiştim. Nehir kenarında çok güzel lokantalar, cafeler yer alıyordu.

Nehir kenarında yürüdükten sonra Macar Parlamento Binası’na (Országház) geldim. Bu parlamento binası da Westminster Parlamento Binası gibi ihtişamlı ve Tuna nehrinin kenarında konumlanmış. Burada diğer hukukçularla buluştuk ve kaynaştık. Benim için ise Slovakyalı hâkim olan Kristina’nın yeri ayrı. Onla birbirimizi ilk gördüğümüz andan itibaren kaynaştık ve Budapeşte’de kaldığımız süre boyunca da birlikte gezip eğlendik.  Hatta kendisi beni yaşadığı yer olan Slovakya Bratislava’ya davet etti ve Budapeşte gezisinden sonra onun davetlisi olarak bir günümü Bratislava’da geçirdim.

Macar Parlamento binasına giderken de mutlaka pasaportunuzu yanınızda bulundurun, güvenlik kontrolünden de geçtikten sonra Parlamentoya girdik. Biz Adalet Bakanlığı'nın davetlisi olduğumuz için bir ücret ödemedik.

Burası Alman parlamentosuna ziyade daha tarihi bir ve ihtişamlı bir bina. Parlamentonun içinde bir rehber eşliğinde yaklaşık olarak bir saatlik tur yaptık. Genel Kurul salonu da oldukça ihtişamlı bir bina. İçerisinde askerlerin törenine de denk geldik. Macar Parlamento Binası ülkenin en büyük binasıymış.


  




Parlamento gezimizi tamamladıktan sonra akşam açılış kokteyline kadar serbest vaktimiz vardı. Bunun üzerine şehri keşfetmek için Slovakyalı hâkimlerle birlikte Tuna nehri kenarında yürüyüş yaptık.

Parlamentonun Tuna nehrine bakan kısmının hemen ön tarafında ise ayakkabı heykelleri dikkati çekiyor. Ayakkabı heykellerinin olduğu kısım 2. Dünya Savaşı Yahudi Anıtı ismini taşımaktadır. Anıt orada kurşuna dizilip nehre atılan Yahudilerin anısına konulmuş. Burada kadın, erkek, çoluk-çocuk ayakkabılarının heykellerini görmeniz mümkün.





Tuna nehri, şehri Buda yakası ve Peşte yakası olmak üzere ikiye ayırmış durumda. Tuna nehri üzerinde de pek çok köprü mevcut. Bunlardan en çok sevdiğim ve ihtişamlı olanı ise Aslanlı veya Zincirli Köprü olarak adlandırılan Szecsen Köprüsü. Bunun oldukça da hazin bir hikâyesi varmış. Tuna nehrinde yapacağınız tekne turunda şehrin ve bu köprülerin hikâyesini dinleyebilirsiniz. Benim hoşuma giden diğer bir köprü ise Elizabeth Köprüsü oldu.

Parlamentonun hemen arka tarafı:



Buda tarafı şehrin kalesinin olduğu ve sokaklarından gezerken insanı sanki eski çağda hissettiren yaka. Burada Kraliyet Sarayının da güzel bir manzarası var.  Peşte tarafı ise şehrin modern tarafının olduğu yakadır.

Tuna nehri kenarında gezimizi tamamladıktan sonra Macarların meşhur birası olan Soproni marka siyah birayı tatmak için bir puba gittik. Daha sonra açılış kokteyline az vaktimiz olduğu için otele doğru yola koyulduk.

Açılış kokteylinde Macarların yemeklerini tatma imkânımız olduğu gibi yerel kıyafetlere bürünmüş Macar müzik grubunu da dinleme imkânımız oldu. 

 

 

Kokteyl sonrası arkadaşlarım yorgun olduğu için uyumaya giderken ben şehri keşfetmek amacıyla üzerime rahat bir şeyler giyip,  Tuna nehri kenarında geceyarısına kadar yürüyüş yaptım.



Bu yürüyüş o kadar iyi geldi ki, Budapeşte bence kesinlikle  gece şehri. Bu şehre gece çok yakışıyor. Şehir ışıl ışıl, sokaklar hareketli ve Tuna nehri göz kırpıyordu ;) 
 
Yaz mevsiminin de etkisiyle her yer  hareketli ve cıvıl cıvıl. Marriott, Inter Continental gibi ünlü otellerde hep nehir kenarında konumlanmış durumda.

Nehir kenarında yer alan Dunacorso Restaurant’ı kesinlikle tavsiye ederim. Gerek müzik, gerek ambiyans gerekse de yemek bakımından gerçekten de güzel bir yer.

Onun dışında St. Stephens Basilica Kilisesi’nin olduğu caddede gece oldukça hareketli ve caddede güzel restaurantlar mevcut.



Macarların goulash isimli yemeği meşhur bunu pek çok yerde bulmanız mümkün. Goulash çorbası  Osmanlı döneminde “Kulaşı çorbası”  olarak isimlendirilmekte imiş. Goulash et çorbası olup, tadı da fena sayılmaz. Yani gitmişken bir kase Goulash çorbası içmeden dönmeyin :)



Budapeşte 2. Gün:


Bugünümüz tamamen Budapest Business School’da geçti. Öğle yemeğinde güzel yerel yemekler sunan bir restauranta gittik , buranın da şarapları meşhurmuş.



 Seminerde biz :)

 


Öğle arasında şımarmaca :D 






 Seminer bittikten sonra şehri turlamaya devam ettik.

Gala yemeğinden önce de şehirde çöpçülerin grevine denk geldik...


 

Akşam yemeğimizi ise gala yemeği olduğu için bize özel olarak kapatılan Budapeşte’nin meşhur müzelerinden birisi olan Etnoğrafya Müzesi -  Neprajzi Müzesinde aldık. Bu müze Macar Parlamentosu’nun arka tarafında yer alıyor. Burası Macar Ulusal Müzesi’nin Etnoğrafya müzesi olarak kurulmuş. İçerisinde pek çok tarihi esere rastlamak mümkün. Yemek yediğimiz alan müzenin tam ortasına kurulmuştu ve müzenin içi gece çok güzel aydınlatılmıştı.




 Protokol yemeğinin sonunda biz :D 

 
Gala yemeğinden sonra ise diğer avukat arkadaşlarımızla gezmeye devam edelim dedik. 
 

Macar avukat arkadaşımız bizi geceleri gençlerin buluşma mekanı olan şehrin içinde yer alan bir parka götürdü. Herkes ellerinde içkileriyle çimlerin üzerinde oturuyordu. Oturmak isteyenler için ise parkın ileri kısımda betonların üzerinde masalar bulunmakta. Bu park tıklım tıklımdı. 



Parkta baya vakit geçirdikten sonra Budapeşte’nin meşhur gece kulübü- barından biri olan  Szimpla Kert’e gittik. Burası oldukça köhne bir yerde. Budapeşte’nin gece hayatının da oldukça hareketli  olduğunu söylemek mümkün. Szimpla Kert’te açıkhavada müzik eşliğinde eski arabaların içinde oturmanız mümkün. Yine oturmak için kapalı mekânları da bulunmakta. Dışarıdan içeriye girene kadar  burasının ne  kadar güzel olduğu anlaşılmıyor. Budapeşte'ye gelenler için burası mutlaka uğranılması gereken bir mekan.


Szimpla Kert’te de vakit geçirdikten sonra Kristina'ların tekiyle otele doğru yürüdük, çünkü diğer Kristina parkta bizi kaybetti:)  Budapeşte’nin her tarafından sokak heykelleri fışkırıyor. Gece yürürken Moulin Rouge’a rastladık burası Paris’tekiyle aynı mı bilmiyorum ama buranın da dış kısmı Paristekine çok benziyordu.




Budapeşte 3. Gün:




Bugünü de seminerde geçirdik. Seminer bittikten sonra ise öncelikle otele de yakın olan WestEnd alışveriş merkezine gittim. Daha sonra ise Budapeşte’nin meşhur alışveriş caddesi olan Vaci Utca Caddesine gittim.

Kızlarla son kez Budapeşte şehir turu attık ve şehirde tur atmak için bu arabayı kiraladık ...





 Vaci Utca'da tam bir turistik mola :D 

 
 

 Vaci Utca güzel ve uzun bir alışveriş caddesi. Burası tamamen yaya yolu olarak tasarlanmış. Burada tüm markaları bulmanız mümkün. Caddenin bitimine doğru ise hediyelik eşya satan dükkânları bulabilirsiniz.

Andrássy Avenue’da ise Roberto Cavalli gibi ünlü markaların  butiklerini bulabilirsiniz.

Budapeşte’nin meşhur olan meydanlarından birisi Kahramanlar Meydanı yani Hösök Tere’dir. Resmi törenler ve kutlamalar bu meydana yapılmakta olup, meydanda pek çok heykele rastlayabilirsiniz.


Şayet operaya meraklıysanız Budapeşte Operasıda iyi bir alternatif olabilir. Opera binası da ihtişamlı bir bina.

Ben daha sonra Buda yakasını merak ettiğim için o yakaya geçtim burası gerçekten de inanılmaz kendinizi bir anda eski çağa atlamış gibi hissediyorsunuz.

Şehir Kalesi’nin enfes bir manzarası var. Tepeye telefrikle de çıkmanız mümkün.

Buda yakasında en çok hoşuma giden kısımlardan birisi ise Balıkçılar Barınağı olan Halaszbastya. Buradaki kale masal kalesi görünümünde ve Tuna nehri manzarası ise muhteşem. 

 

 




Ama en güzel manzaraya Gellert Tepesinden ulaşabilirsiniz. Buradan tüm Tuna nehri ve Budapeşte ayaklarınız altında kalıyor. Burada yer alan kafelerde oturup şehrin manzarasını doya doya izleyebilirsiniz. Akşam üstü giderseniz şehrin hem gündüz hem de gece manzarasını izleyebilirsiniz.

Buda yakası gezimi de tamamladıktan sonra Tuna nehrinde tekne turu yaptım. Tuna nehrinde tekne turunu da Budapeşte’ye giderseniz listenize mutlaka ekleyin.  Bu arada Tuna nehrinde otobüs görünümlü amfibilerle de gezmeniz mümkün. Tuna nehrinde gezinti yer alan gemileriyle de baştan sona Tuna nehrinin geçtiği ülkeleri gezebilirsiniz. Her ne kadar çoğu şehirdd tekne turu turistik bir aktivite olsa da , Budapeşte'de mutlaka tekne turunu listenize ekleyin :D










Budapeşte’de görülecekler listemi tamamladıktan sonra akşam yemeğini yemek için tekrar Vaci Utca caddesine gittim ve burada yer alan caddenin başlangıç noktasındaki güzel bir pizzacıya gittim.



Bu arada Budapeşte’de çok sayıda kaplıca bulunmakta, nehir kenarındaki kaplıcalar da isteyenler için güzel bir alternatif olabilir. 

Budapeşte gezisi bitince sıra ertesi gün Bratislava ve Viyana'ya geldi. O yazılarım için de bloguma göz atabilirsiniz. Ben ertesi sabah 07:25'te Bratislava'ya doğru yol aldım.




Diğer gezilerde görüşmek üzere...