21 Haziran 2013 Cuma

BOSTON

Uzun zamandır aklımızda Amerika'ya gitmek vardı. Her ne kadar çok küçükken Amerika'da yaşamış olsam da, hatıralar hep fluydu. Çoğu planımı da Amerika sonrası diye erteliyordum. Abimin Boston şehrinde bulunan Northeastern University'den kabul almasıyla birlikte beni de Amerika heyecanı iyice sardı. Henüz vizeye bile başvurmamışken, gerek Boston'da gerekse de çevresinde gezilmesi gereken yerlerin  listesini çok önceden çıkarmıştım. Boston'a Ağustos 2011'de gittik. İyi ki de Ağustos ayında gitmişiz. Irene kasırgasının etkisini  Boston'da yaklaşık olarak 2 gün göstermesinin dışında havalar mükemmeldi.

Boston'a Türkiye'den direk uçuş olmadığı için, İstanbul- Frankfurt arasını THY ile, Frankfurt-Boston arasını Lufthansa ile gittik. Frankfurt'tan Lufthansa'ya biner binmez ise gerçekten heyecanlanmaya başladık. Boston Logan Havalimanı okyanusun üstünde konumlanmış vaziyette.



Boston ise tahminimden çok daha güzel, tam bir kozmopolitan, dünyanın en ünlü üniversitelerinin bulunduğu, yemyeşil, insana değer verilen, okyanus kenarında yer alan  çok güzel bir öğrenci şehri. Amerika'ya giden herkesin bir fırsat bulup, Boston'a yolunu düşürmesi gerek. Çoğu ünlünün Boston'da bulunan MIT, Harvard, Northeastern University gibi üniversilerden mezun olduğunu düşündüğümüzde Boston'un neden gezilmesi gerektiği hususunuda belki bir nebze açıklayabilirim.

Öncelikle belirtmem gereken Boston'un kozmopolit bir öğrenci şehri olması sebebiyle tüm dünya mutfaklarını bulmanızın mümkün olduğudur. Ama Boston'un "Clam Chowder" yani ekmek içerisinde servis edilen deniztarağı çorbasını denemeden dönmeyiniz.

Boston'da gezilmesi gereken o kadar çok yer var ki ben kaldığım 20 gün boyunca doyamadım desem yeridir. Biz Boston'da gayet merkezi bir yer olan Commonwealth Avenue'da kalıyorduk. Öğrenci olarak gitmek isteyen Türklere de evlerini Commonwealth Avenue veya ona yakın yerlerden tutmasını tavsiye edebilirim. Commonwealth Avenue hem merkezi, hem ulaşımı çok iyi, hem de çoğu yere yürüme mesafesinde. Boston'da tahmiminden çok daha fazla Türk'e rastladım. Metro'da, mağazada, sokakta her an yanınızda Türkçe konuşan birilerine rastlamanız mümkün.

Boston'da o kadar çok yer gezdik ki, buraya yazacaklarım aklıma gelen sadece bir kaç aktivite olacaktır. 

Boston'da yemek yemek için ben en çok Quincy Market'i beğendim. 

İçerisinde pekçok cafe ve lokanta mevcut. Yalnız Boston'a lokantalara gitmeden önce rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Yoksa yer bulabilmek için 1 saat civarında beklemek durumunda kalabilirsiniz. Boston'da bana ilginç gelen şey lokantanın dolu olması durumunda bize walky talky vermeleri ve bizim bu durumda dışarı da gezebilmemiz sıra bize geldiğinde walky talkyden bize seslenmeleriydi. Onun dışında bar, içkili lokantalara giderken yanınızda mutlaka pasaportunuzu bulundurun çünkü girişte kontrol ediliyorsunuz.

Quincy Market'ta fastfooddan normal lokantalara kadar pek çok alternatif bulmanız mümkün. Ben Quincy Market'ta "Salty Dog Seafood" u öneririm. Kalamarları, karidesleri gerçekten de muhteşemdi. Yalnız Amerika'da bahşiş oranının yüksek olduğunu belirtmem de fayda var. Sizden hesabın %20'si oranında bahşiş istiyorlar hatta buna dair hiç çekinmeden Boston'da bahşişin %20 olduğu yönünde masanıza kağıtlar da koyuyorlar. Bahşişte bu oranı gözönüne almanızı tavsiye ederim. Yoksa garsonların haşin saldırısına uğrayabilirsiniz:)

Yine meşhur diziden de aklımıza geleceği üzere "Cheers Pub" ta Quincy Market'te yer almakta. Eğer sanata meraklıysanız Quincy Market'in önünde yer alan canlı performansları da izlemeniz mümkün.

Bu ikisinin dışında da Quincy Market'ta zevkinize göre bir yere konumlanmanız mümkün.


Okyanus kenarında da pek çok cafe ve lokanta bulmanız mümkün. Artık hangisi hoşunuza giderse oraya konumlanın derim. Bunun dışında Boston'da farklı alternatif arıyorsanız Chinatown veya Little Italy bölgelerinde de yemek yiyebilirsiniz.

Biz Boston'a geldiğimiz ilk günü Prudential Tower'ın en üst katında bulunan "Top of the Hub" ta geçirdik. Burada birbirinden leziz yemekleri yerken Boston'u da kuşbakışı tepeden izleyebilirsiniz.

Prudential Tower bir alışveriş merkezi içerisinde pek çok mağazayı bulmanız mümkün. Ama bizim Boston'da en sevdiğimiz lokanta kesinlikle Prudential Tower'ın içerisinde yer alan meşhur zincir "The Cheesecake Factory" oldu. Hamburgerleri oldukça leziz olduğu gibi, 1001 çeşit olan cheesecakelerine ise diyecek söz bulamıyorum. Cheesecakeler kesinlikle hayatımızda yediğimiz en güzel cheesecakelerdi.Yani USA'ya yolu düşen herkes mutlaka Cheesecake Factory'e uğramalı. 




Havalar dışarda gezerken o kadar sıcak olmasına rağmen gezerken mutlaka yanınıza bir hırka almanızı tavsiye ederim. Çünkü gerek metro, otobüsler gerekse de mağazalar bildiğiniz buzdolabı. Ben bunu bilmediğim için gittiğim ilk gün hemen üşüttüm. Ama ondan sonra akıllandığım için hava 40 derece bile olsa yanımda mutlaka bir hırka ile gezdim. 

Boston'a gelip ne yapmalı diye sorarsanız da senenin belli aylarında olan "Whale Watch"a gitmenizi tavsiye ederim. Kombine bilet satın aldığınız takdirde önce Boston'un meşhur New England Aquarium'u gezebilir ve ardından da Whale Watch turuna katılabilirsiniz. Bu tur yaklaşık olarak 3-4 saat sürüyor. Bizim şansımıza pek çok balinayı yakından görme imkanımız oldu. 

Alışveriş için ise kesinlikle gidilmesi gereken adres Newbury Street. Burada dünyaca ünlü tüm markaları birarada bulabileceğiniz gibi şık cafe ve lokantalarda da soluklanabilirsiniz. Newbury Street bana Amerika'dan daha ziyade İngiltere'yi anımsattı. Burdaki binaların çoğu kırmızı kiremitten yapılı Viktorya tarzına hakimdir. Şayet Amerika'ya kadar gidip alışveriş yapmadan dönmeyeyim diyorsanız arabayla şehirden yaklaşık olarak 45 dakika uzaklıkta olan "Wrentham Village" ı öneririm. Burası bir outlet kasabası. Burası en azından bir tam günün ayrılması gereken bir yer. Bu kasabada her villada bir markanın outlet mağazası var ve fiyatları Türkiye'yle kıyaslandığında gerçekten de çok ucuz.


Onun dışında Macy's gibi mağazaları da şehrin pek çok yerinde bulabilirsiniz. Onun dışında Downtown'ta da pekçok alternatif bulabilirsiniz.



Yürüyüş yapmak için ise pek çok alternatifiniz bulunmakta. Dilerseniz okyanus kenarında, dilerseniz Charles River kenarında dilerseniz de Boston Public Garden'da yürüyüş yapabilirsiniz. Boston'a gitmişken meşhur "Duck Tour"a da katılmadan dönmeyin derim. Amfibi araçlarda hem karada hem de suda gezmeniz mümkün. Charles River'da kano, yelkencilik gibi aktivitelerde de bulunabilirsiniz.

Yine Boston'a gelmişken Fenway Stadyum'da Boston Red Sox'un beyzbol maçını da kaçırmayın. Yine meşhur basketbol takımlarından birisi olan Boston Celtics'in TD Garden'da maçını izlemeden dönmeyin derim. 


Boston'a gitmişken meşhur üniversitelerin ve pekçok ünlünün mezun olduğu Harvard , MIT gibi üniversite kampüs alanlarına da uğramadan dönmek olmaz. Bu üniversiteler Boston'un Cambridge diye adlandırılan kısmında konumlanmış vaziyette.

Üniversitelerin sevdiğim kısımları kampüslere ve okula rahatça girip gezme imkanınızın bulunması. Ben Harvard'ı MIT'e ziyade daha çok sevdim. Etrafında öğrencilerin konumlandığı pek çok cafe bulunmakla birlikte yine oradaki mağazalardan Harvard'la ilgili bir tişört, şapka veya sweatshirt almanızı tavsiye ederim. Harvard Üniversitesi kampüsünde eğer kalabalık bir grup görürseniz kesinlikle ordakiler John  Harvard heykelinin sol ayağına dokunup fotoğraf çektirmeye çalışıyorlardır. Sol ayağının şans getirdiğine inanılıyormuş. Kim bilir oraya gidip belki de John Harvard'ın sol ayağına dokunan, dünyanın en iyi üniversitesine gitme imkanına erişir. 



Boston kesinlikle çok düzenli derli toplu bir şehir. Ulaşım konusunda da bir sıkıntı yok istediğiniz her yere metroyla gitmeniz mümkün. Günlük bilet aldığınızda bilet fiyatları da gayet uygun.  

Bizim kaldığımız Commonwealth Avenue'ya çok yakın bir yerde de John F. Kennedy'nin doğduğu ev vardı. Orası şu anda bir müze orası da değişik bir alternatif olabilir. Boston'da meşhur olan diğer bir müze ise Güzel Sanatlar Müzesi. Burası New England bölgesinin en büyük sanat müzesi olmakla birlikte, dünyanın da en kapsamı sanat müzesi olarak kabul edilmekte. 

Boston aynı zamanda "Walking City" olarak bilinmektedir. Şehir merkezinde kaldırımlardaki kırmızı çizgileri takip ettiğinizde Boston'da 16 tarihi bölgeyi kapsayan 4 kilometrelik yürüyüş yaparak Boston Common Park'tan başlayıp, şehir merkezi, North End, Charlestown'un ardından USS Constitutions Gemisi'a varabilirsiniz. Bu tur güzergahı tarih görmek isteyenler için kısa ve özlü bir tur niteliğinde sayılmaktadır.


Boston'a gideceklere şimdiden iyi eğlenceler diliyorum eminim ki çok güzel vakit geçirecekler:)