5 Ocak 2017 Perşembe

ORDU'DA ZAMAN

Gezginin Ayak İzleri ve Ordu Valiliği'nin davetlisi olarak 25-27 Kasım arası yarı memleketim Ordu'daydım. Geziye çıkmadan önce beni heyecanlandıran şey Ordu'ya küçüklüğümden beri pek çok gitmiş olmama rağmen gezi programında yer alan eşsiz yerlere ilk kez gidecek olmamdı. Ne ilginçtir ki, Ordu'daki akrabalarımla geziden ufak bir kaçamak yapıp buluştuğumda da onlarında gezdiğimiz yerleri daha önce görmemiş olduklarını öğrendim. 

Gezginin Ayak İzleri'nden davet alınca gerçekten de çok mutlu oldum. Bu gezinin bir diğer özelliği de 20 Seyyah Kadın'ın biraraya gelmesi olacaktı. Diğer gezginler benden bir gün önce geziye katıldı. Ben işten izin almadığım için Cuma geceyarısı aralarına katılabildim. 

Uçağımız gece 02.00'da Ordu-Giresun Havalimanı'na indi. Havalimanı şehre 20 km uzaklıkta, her gün gerek İstanbul, gerekse de Ankara'dan karşılıklı seferler var. Yazın seferler daha yoğun. Bu havalimanı aynı zamanda uluslararası uçuşa açık. 

Benim için bir diğer ilginç olan ise ilk kez hiç tanımadığım birisi ile aynı odada kalacak olmamdı. Ama oda arkadaşım Esra oldukça sıcakkanlıydı. Bu geçişi oldukça yumuşak yapmak için ben uçağa binmeden bana oda numaramızı mesaj attı, havluların yerlerini tarif etti :) Gece 02.30 gibi  Anemon Otel'e vardım. O saatte doğal olarak Esra uyuyordu ama benim yatağımın başucuna düşünceli olduğu için mandalina koymuştu :) 

Yorgunluk baş gösterince zaten hemen dalmışım. Sabah oda servisinin alarmıyla uyandık ve Esra'yla da tanıştık. Otelin lobisi oldukça mükemmel karşınızda tüm ihtişamıyla Karadeniz sizi bekliyor. Anemon Otel Ordu Limanı'nın hemen yan tarafında, Ordu ilinin ise hemen girişinde yer alıyor. Deniz manzarası eşliğinde oldukça doyurucu açık büfe kahvaltımızı yaptık. Bu sırada diğer blogger arkadaşlarımla tanıştık. Hepsi gerçekten de sıcakkanlıydı ve hemen kaynaştık bu vesileyle de tüm gezi boyunca acayip keyifli anlar yaşadık. 

Kahvaltıdan sonra ilk durak en çok merak ettiğim Perşembe Yaylasıydı.Perşembe Yaylasına çıkarken biraz daha enerji depolayalım dedik ve Kabataş'ta (hemen Ziraat Bankasının karşı tarafında yer alan) Söğütaltı Döner ve Kebap Salonu'nda molamızı verip çay eşliğinde künefeleri hüplettik. Her ne kadar önce yarım künefe istemişsem de sonra bir tam künefeyi mideye indirdim :)

Yayla baya esiyordu soğuktan kulaklarım çınladı resmen. Ama yaylanın tepesinden gözüken karlı menderes manzarası cidden mükemmeldi. Aslında ilkbahar döneminde burası yemyeşil oluyor ve mendereslerin güzelliği daha da ortaya çıkıyor.



Aylar önce National Geographic'te bir belgesel izlemiştim , belgeseli izlerken vay be burası ne güzelmiş acaba İsviçre'nin neresi diğe düşünmüştüm. Daha sonra buranın Ordu olduğunu görünce gözlerime inanamamıştım. İşte tam karşımda menderesler ve Perşembe Yaylası vardı. Gruptan bazı arkadaşlarımız  kayarak karlı mendereslerin arasına doğru kıvrılarak drone çekimleri yaptılar. Bizse yaylanın tepesinde bol bol fotoğraf molası verip, ekip halinde zıplama pozları veriyorduk :D Menderesler bilindiği üzere kıvrım kıvrım akan küçük akarsulardır. Dünyada sayılı mendereslerden bir tanesi de Ordu'da bulunuyor. Menderesler Ordu'nun Aybastı ilçesinde Perşembe yaylasında yer alıyor. 

Perşembe Yaylasında baya vakit geçirdikten sonra aşağı tarafa gölete doğru indik. Burası Yaylanın tepesine göre oldukça ılıktı. Gölette ufak bir iskele vardı ve göl donmuştu. Burada da oldukça güzel kareler yakaladık ve göl kenarında yoga yaptık.











Göletin hemen karşı tarafında da karavan kampın bulunduğunu hatırlatmak isterim. 




Güne yoğun bir şekilde başladıktan sonra orman-dağ ve yayla havası eşliğinde hepimiz oldukça acıktık. Bizde bunun üzerine Perşembe Aybastı Kent Ormanı'na doğru yol aldık ve burada yer alan ahşap restaurantta Aybastı Belediye Başkanı'nın davetlisi olarak tüm yemekleri afiyetle yedik. Kuzu etleri, böbrekler, tereyağ, salata, turşu hepsi oldukça lezizdi. Buradaki kuzular kekikle beslendiğinden ötürü tatları oldukça lezizdi. 




20 Seyyah Kadın biraraya gelirse Ordu'da ne yapmak en mantıklısı?? Tabiki Kadıncık Şelalesi'ne gitmek. Kadıncık Şelalesi şehirden yaklaşık 60 dakika uzaklığında.

Kent Ormanından sonra virajlı yolları katederek Gölköy Kalesinde fotoğraf molası da verdikten sonra yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk sonrası Kadıncık Şelalesi'nin bulunduğu köye geldik.

Gölköy Kalesi: 





 Otobüsle daracık köy yollarından şelaleye doğru indik ama belli bir yerden sonra araçta o yolda gitmiyor. Bizde otobüsten inip yaklaşık 10-15 dakika yürüdükten sonra şelaleye geldik.

Şelalenin bir kolu bu mevsimde kurumuştu ama yine de ortam enfesti. Şelale sesi, havanın soğukluğu, daracık şelale patika yolu insana adeta huzur verdi. Şelalenin hemen yan tarafında Ermeni döneminden kalma bir de değirmen bulunuyor. Daracık kayaların üzerinde kaymadan dikkatlice aşağı tarafa indik ve şelalenin oluşturduğu minik gölete doğru baktık. Burada gerçekten de huzur var. 




















Şelaleye doğru inerken otobüsten bizim indiğimizi gören oranın köylüsü bir amca daha sonra şelalenin olduğu yere geldi ve bizi gezimiz bittikten sonra traktörüyle otobüsün olduğu yere taşıdı ve bu gerçekten de oldukça güzel oldu. 

Daha sonra yaklaşık 1 saat yolculuk sonrası Ordu Merkez'e geldik. Artık gece olmuştu ve telefrike binip Ordu'nun gece manzarasını görmek üzere Boztepe'ye çıktık. Telefrikle çıkış ortalama 15 dakika sürüyor ve çift yön bilet sadece 9 TL. Ordu'ya giden herkesin mutlaka yapması gereken şey telefrikle Boztepe'ye çıkmak olmalı. Telefrikle çıkarken aynı kabinde yer aldığım arkadaşlarımla konuşurken  Ordu'yu böyle gelişmiş beklemediklerini, tahminlerinden oldukça güzel bir şehir olduğunu belirtti. 











Burada yer alan Royal Restaurant'ta  güzel Ordu'nun gece manzarasını izledik ve oldukça keyifliydi. 

Akşam yemeği içinse yine Ordu'da meşhur Aktaşlar Pide'nin aynı grubu içerisinde yer alan Tomur Cafe'ye gittik. Bu güzel mekan Ordu'ya yeni bir ivme getirmiş, uluslararası mutfağı Ordu'da pek bulamazdık buranın menüsü oldukça zengin ve leziz ben hamburger söyledim ve resmen yumuldum. Somon balığının da oldukça leziz olduğunu belirtebilirim. Ordu böyle bir mekan kazandığı için oldukça şanslı.

Bu da tatlımız: 


2.GÜN:

İlk gün oldukça yorulduk bugünümüz bir önceki güne göre daha relax geçti. Ordu Valimiz Sayın İrfan Balkanlıoğlu konakladığımız otele geldi ve hep birlikte Anemon Hotel'in mükemmel deniz manzaralı kahvaltı salonunda kahvaltımızı yaptık.

Kahvaltıya geçmeden önce ben sabahın erken saatlerinde sahilde yürüyüş yaptım ve bu yürüyüş gerçekten de çok iyi geldi.











Kahvaltı yaparken valimizle sohbet etme imkanı da buldum. Programımızda hiç yokken ve Valimizle "bahçe" sohbeti yaparken hepimizi Valilik konağına çağırdı. Önce hepimiz bir an için çekindik ama davet üzerine hepimiz Valilik konağına gittik ve gerçekten de bayıldık. Bahçe gerçekten de süperdi. Oldukça büyük bir bahçe, muz ağaçları, kivi ağaçları, portakal, limon ağaçları, elma ağaçları, serender ... Valimiz aynı zamanda tam bir hayvansever. Kediler ve köpekler besliyor. Valilik Konağı'nın ön bahçesi de direkt sahile açılıyor. Valimiz hepimizi daha sonra konağın içine çağırdı salonda ve terasta vakit geçirdik. Ama hepimiz bahçede yer alan kış bahçesine bayıldık.


















Valilik Konağından baya vakit geçirdikten sonra aracımızla birlikte Ünye'ye doğru yaklaşık 1 saat yol aldık. Burada istikametimiz "Ünye Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi" ydi. Bu müze Türkiye'de gezdiğim en değişik müzeler arasında çoktan yerini etti. Bu müzeyle hem somut hem de soyut olan kültürel mirasımıza sahip  çıkmakla birlikte, kültürel miraslarımızı koruyori yaşatıyor ve geleceğe aktarıyoruz.

Müzeye girmek için belli başlı bazı koşullar var. Öncelikle müzeye girebilmek için ip atlamak gerekiyor, daha sonra müzenin girişinde yer alan testinin içindeki kağıtlardan bir tanesini çekiyoruz ve mani okuyoruz. Müzenin üst katlarına da çıkabilmek için  bilmecelere doğru cevabı vermek gerekiyor. Yani kısaca müzenin her tarafı ayrı bir oyun.. Müze eski bir konağa kurulmuş. Günlük hayatta kullandığımız çoğu deyimin- atasözünün çıkış noktalarını öğrendik. Daha sonra alt katta gölge oyunlarını izledik. Normalde bu müzeyi gezmek çok daha fazla vakit alıyormuş bizim çok fazla vaktimiz olmadığı için yaklaşık 1 saat gezdik bu müzeyi. Ünye'ye yolu düşenler mutlaka buraya gelmeli. Kaan &Arhan büyüyünce yolum Ordu'ya düştüğünde mutlaka onları bu müzeye getirmeyi planlıyorum. 












Müzeden sonra istikametimiz Yason Burnu ve Yason Kilisesi idi. Kilise genellikle kapalı oluyormuş biz oradayken açıktı. Yason Burnu kesinlikle tam bir doğa harikası. Biz oradayken  baya rüzgar esiyordu. Yason Burnu Perşembe ilçe merkezine 15, il merkezine 28 km. mesafede yer almaktadır. Karadeniz sahili boyunca üzerinde kilise bulunan tek yarımada burasıdır.













Artık tüm gün gezdikten sonra tahmin edileceği üzere karnımız zil çalıyordu ve kendimizi Ordu'nun en leziz pidecisi olan Aktaşlar - Güzelyalı Şubesinde bulduk. Balık çorbası, kuymak, salata, mısır ekmeğinden sonra benim Ordu pidesi klasiğim kıymalı ortası yumurtalı pideyi hüplettim. Ordu pidesi bence üstü açık kıymalı ve ortası yumurtalı olan pidedir. Ben ona bayılırım.



Yemek faslından sonra şehir merkezine geldik ve fındık depolamak için Gürsoy Fındık'a gittik. Bence Orduda en güzel fındıklar orada. Fındığa dair 100 çeşit ürün bulmak mümkün :)



Ordu'nun alışveriş caddesi Fidangör caddesi.Fidangör de  gezdikten sonra artık kısa Ordu turumuzun sonuna geldik.

Bu gezimiz sebebiyle öncelikle Ordu Valisi Sayın İrfan Balkanlıoğlu ve Basın Danışmanı Mustafa Sezer'e teşekkür ederiz.

Gezimizi ve biz 20 Seyyah Kadın'ı ayarlayan Cüneyt yani Gezginin Ayak İzleri ve seyahatte tanıştığım Bavulumdaki Hikaye (Melek), Fusyollarda (Füsun), ArenandFamily (Funda) , Çok Gezen Çok Okuyan (Sevil) , Gezittacom'dan Subaliği (Ebru), Nöbetçi Gezgin (Canan), Travelandfood34 (Gülfem) , Ms.tide (Esra), Nesli Olcay, GezGörKeşfet Canan Demiray, Pabucumun Gezgini Deniz Sarı, Evrim, Sonradan Gurmeler'den Ebrar ve Eda..

Madem bu yazımız sonuna kadar okudunuz o zaman niye duruyorsunuz. Hemen Ordu'ya bir bilet alın ve hafta sonunuzu orada geçirin eminim pişman olmayacaksınız :)