8 Ekim 2015 Perşembe

MÜNİH OKTOBERFEST

Bundan 2 ay önce eşim bana Oktoberfest'e gidelim mi ne dersin dedi. Aslında Oktoberfest'e gitmeyi çok istiyordum ama festivalin olduğu tarihler bana bu sene tersti. Bende istersen sen arkadaşlarınla yap bir plan dedim. Bir de ne göreyim Hakan hemen ayarlama yapmış :D Önce uçak biletlerini ayarladılar.  Cuma akşamı Ankara-Münih gidiş, Pazar akşam Münih-Ankara dönüş olarak arkadaşlarıyla planlarını yapıp gittiler. Bilindiği üzere Ankara'dan yurtdışına gitmek istersek genelde hep İstanbul aktarmalı olarak gitmek durumunda kalıyoruz. Ama Lufthansa'nın Ankara'dan direkt Münih seferleri bulunuyor. Bu da biz Ankara'lılar için açıkçası bir nimet. 

Münih hakkında ufak notlara en altta yer vereceğim. Hakan gezi yazısı sevmediğinden dolayı sağolsun  blogumda konuk yazar olarak yer almadı :D
Bu sene Oktoberfest'e Hakan dışında bir kaç arkadaşım daha gitti. 

------Bu sene 2015 Oktoberfest'e benim gibi gezmeyi seven, sürekli seyahat planları yapan meslektaşım Avukat Onur Tatar'da gitti. Kendisi Oktoberfest planlarını 2014'te yapmış ve bir sene öncesinden biletlerini almıştı. Onur'da ilk kez Oktoberfest'e gitti ve blogumda misafir yazar olarak Oktoberfest deneyimlerine yer verdi. Bu arada Onur'da yeni bir blog kurdu ve deneyimlerini bizimle paylaşıyor.  www.siyahsirtcantam.com

Oktoberfest Nedir?

Oktoberfest ya da Türkçe çevirisi ile Ekim Festivali, Almanya'nın Bavyera eyaletinin Münih kentinde her yıl eylül ayının son günleri ve ekim ayının ilk günlerinde düzenlenegelen, 2 hafta süren bir festivaldir. Her yıl yaklaşık 6 milyon kişinin katıldığı bu festival Münih kentindeki en ünlü olaydır.

Festival, geleneksel olarak, Ekim ayının ilk Pazar gününü de içine alacak şekilde 16 gün sürer. Alman devletçiklerinin birleşmesinden sonra festivalin programı değiştirilmiş ve eğer ekim ayının ilk pazarı ayın 1'ine ya da 2'sine denk geliyorsa festivalin süresi ayın 3'üne yani Almanya Birleşme Günü kutlamalarına uzatılmaktadır. Festival, genellikle Almanlarca kısaca “d’ Wiesn” ya da “d'Waasn” olarak söylenen Theresienwiese (Therese Alanı) isimli yerde yapılmaktadır. Festivalin en önemli özelliği biradır ve her sene festival kutlaması, Münih Belediye Başkanının büyük bir ahşap bira fıçısına çeşme çakması töreni ile başlar, Almanlar bu eylemi “O'zapft is!” (Bavyeraca: Fıçı delindi!”) biçiminde seslendirirler. Bu kutlamalar için özel olarak bir Oktoberfest birası mayalanır ki bu bira hem tat hem de alkol bakımından biraz koyu renkli ve serttir. Bu bira Maß denen bir litrelik özel bardaklarda sunulur ve ilk Maß Bavyera Başkanına ikram edilir. Sadece Münihli bira üreticilerinin bu özel birayı sunmalarına izin verilir ve bu sunum adı Bierzelt olan binlerce kişinin sığabileceği devasa çadırlarda yapılır.

Onur'un Oktoberfest anılarını gelin hep birlikte okuyalım :) 



"Münih, Almanya’nın güneyinde Bavyera eyaletinin güzide şehri. Almanya’nın, ekonomisi en güçlü, en zengin şehirlerinden birisi.



1.6 milyon nüfusu, geleneklerine bağlı,çalışkan, üretken, bilimsel düşünen, kimliği ile övünen insanlarıyla eğlenceli bir kent Münih.


Alman disiplinini, kuralcılığını daha havalimanından itibaren gözlemliyorsunuz.  Defalarca yaptığım yurtdışı seyahatlerimde ilk defa pasaport polisi ile bir diyaloğa girdim.

Neden Münih’e geldiğimi sordu önce. Cem Yılmaz’ın “pasaport polisi karşısında İngilizce parçalayan Türk turistleri” hicvettiği parodisi geldi aklıma. Kısa konuşmaya gayret ettim. Oktoberfest dedim. “Yalnız mı?” dedi. Evet dedim. “Dönüş biletiniz!” dedi. “Nerede kalıyorsunuz?” dedi. “Davetiye” dedi. “Vizem var.” dedim. “Biliyorum” dedi. Dedi de dedi. Bir türlü soruları bitmek bilmedi. En sonunda, “enjoy” dedi. Bende derin bir oh çektim.

Dünyanın sayılı firmalarından birisinde mühendis olan dostum Serdar ve yakışıklı oğulları beni karşıladılar. Kısa bir molanın ardından festival alanına geçtik. Berlin’den gelen dostum Levent, Yusuf ve Martin’le buluştuk.

Festivale metro ile ulaşım son derece kolay. Her yerde; metroda, sokakta geleneksel Bavyera kıyafeti giymiş erkek, kadın ve çocuklarla karşılaşıyorsunuz. Bu durum bizim gibi katılımcıları motive ediyor. Kendime hemen bir Bavyera şapkası aldım. Kenarında kuş tüyleri olanından.

Bavyera yerel kıyafetleri oldukça pahalı. Özel atölyelerde yapılmayan fabrikasyon ürünler 200- 300 euro civarında. Özel yapım olanlar için ise birkaç bin euroyu gözden çıkarmak gerekiyor. Giyilen kıyafetin kalitesi kendisini hemen belli ediyor. Zengin Bavyeralılar her sene bu festivali bekliyor.

8 milyondan fazla turistin ilgi gösterdiği dünyanın en büyük festivallerinden birisi Oktoberfest son derece düzenli bir alanda kurulmuş. Önce Lunapark karşılıyor sizi. Ardından sağlı sollu aperatif yemekler yiyebileceğiniz büfeler. En nihayetinde ise festival çadırları.

Festival alanı sabah saat 10.00’da açılıyor. 10.30’dan itibaren misafirlere bira servisi yapılıyor. Katılım herhangi bir ücrete tabi değil. Dilerseniz çadırlarda masa ayırma imkanı var. Tabiki ücreti karşılığında.

Festival çadırları denilince, alelade çadırlardan bahsetmiyorum. Bunların sadece adı çadır. 10 adet çadır var alanda. Birinden çıkıp bir diğerine girmek mümkün. Tabi önünüzdeki binlerce kişiyi geçebilirseniz. Her bir çadır 10 bin kişi kapasiteli. Sabahtan itibaren çadırlar sürekli doluyor, boşalıyor.


Türkler ilk defa kendilerini bu alanda şanslı hissedebilirler. Çünkü güvenlik görevlilerinin bir bölümü Türk. Türkiye’den gelen misafirlere küçük jestler yapıp kapıdan kolaylıkla geçmenizi sağlayabiliyorlar. Bizde çadır alanına bu sayede rahatlıkla girdik.
İçerisi elbette tıklım tıklım. Saat itibariyle alkol duvarı yavaş yavaş aşılmaya başlıyor. Dünyanın her yerinden gelen turistler kendilerini müziğin ritmine bırakmış ve ellerindeki bira kadehleri ile “şerefe- proust” diye bağırıyorlar.

Biralar festivale özel üretiliyor. Bira, şişede değil, 1 litre olarak bardakta servis ediliyor. Kadın garsonlar ödemeyi peşin alıyorlar. Festival birası dışında bir bira seçeneğiniz yok. Fiyatı 10 euro.

Şanslı iseniz ve bir masanız varsa biranın yanında aperatif yemekler tatma şansınızda var. Özellikle sosisleri enfes. Beyaz sosis ise Münih’e özgü harika bir tat. Birde bizim ayranın yanına simit tüketmemiz gibi, Bavyeralılar biranın yanına tuzlu olan, çok da beğenmediğim Brezn ( Bavyera simidi) tüketiyorlar. Biralarının lezzetini Türk bira markalarıyla mukayese etmemek lazım. Çünkü ciddi olarak lezzet ve çeşit farkı var. Ben özellikle WeissBier dedikleri buğday birasını ( koyu sarı renkte ) çok beğendim.

Biraları gerçekten çok lezzetli. Çok güzel içimi var. Kaç tane içtiğinizi saymanızı öneririm. Genel kanaat 4. Litreden sonra sizi yerlerden toplayabilecekleri yönünde. Onun için tadında bırakmakta fayda var.

Saat ilerledikçe, heyecan, coşku inanılmaz artıyor. Turistler birbiri ile kaynaşıyor. Zaten herkes neden orada olduğunu biliyor.

Güvenlik son derece sıkı. Taşkınlık yapan her kim olursa olsun anında güvenlik görevlileri geliyor. Sert bir müdahale ile sorunlu kişileri çadırın dışına çıkarıyorlar. Herkes bu durumdan memnun oluyor. Çünkü önemli olan eğlenirken bir başkasını rahatsız etmemek.

Grup halinde kendimizi masaların üstünde dans ederken buluyoruz. Yıllar sonra çocukluk arkadaşları olarak buluştuğumuz Oktoberfest’in tadını gece yarısına kadar çıkarıyoruz. Çıkışta enfes sosislilerden tadıyoruz.

Herkesin yüzünde müthiş bir mutluluk. Lunaparkın ışıkları arasından yavaş yavaş metroya doğru ilerliyoruz."


Yazı için Onur'a teşekkür ederim.



Şimdi gelelim eşim Hakan'ın Münih deneyimine ve ufak Münih notlarına:)
Oktoberfest- Çadır:
Oktoberfest'e gitmeye karar verirseniz aylar öncesinde çadırınızı rezervasyon ettirin. Böylece yer bulmakla vakit kaybetmez güzelce eğlenirsiniz. Hakan'lar gitmeye karar verince pek çok çadırla irtibata geçtim ama ne mümkün  hepsi ilkbaharda dolmuştu. Yani pek tabiki orada sırada bekleyip te yer bulabiliyorsunuz. Çadırlar arasında favori olan açılışın yapıldığı Schottenhamel Çadırı. Onun dışında Hippodrom, Augustiner, Hofbrau, Hacker, Kafer's Wiesen, Löwenbrau çadırları da bulunuyor. Oktoberfest çadırlarının çoğunun da gece 22.30-23.00  civarında kapandığını belirtmeliyim.

Münih-Otel:
Oktoberfest zamanı olduğu için Münih'te oteller kolay bulunmuyor. Sıra otel ayarlamaya gelmişti. Otellerin fiyatları az bir zaman kaldığı için uçuk fiyattaydı ve çoğu otelde zaten dolmuştu. Hakan da benden otel bulmamı rica etti. Her zaman Booking 'i tercih etsemde Münih için pek iyi alternatif yoktu. Benimde aklıma daha önce de kalıp memnun kaldığım Motel One geldi. Motel One'ların Almanya'da pek çok şehirde otelleri bulunmakta. Dolayısıyla aklınızda bulunsun şayet Almanya'da uygun fiyata,temiz ve dizayn oteller arıyorsanız bu oteller tam size göre.

Motel One'la irtibata geçip Münih için alternatifleri aradım o tarihte 3 oda olacak şekilde Motel One Deutsches Museum boştu ve hemen onu ayarladık.

Hakan'a 2 günde gezilecek yerlerin de zaten listesini yazmıştım. Motel One'ın özelliği havalimanından S8 Herrsching istikametine giden trene binip yaklaşık 10 durak sonra ( 35 dakika sonra) hemen otelin bulunduğu durak olan Rosenheimer Platz'a gelmeniz.İndikten sonra Hilton Otel'in bulunduğu caddenin karşısındaki sokağa dalıp devam ettiğinizde otele ulaşacaksınız. 

Otelin bulunduğu yer oldukça merkezi şöyle söyleyeyim Münih'in kalbi sayılan Marienplatz'a taksiyle gitmek isterseniz yaklaşık 10 Euro, Oktoberfest alanı olan Wiesn'e ise 16 Euro tutuyor. Yok ben taksiyle gitmem S Bahn tercih ediyorum dersenizde indiğiniz duraktan en fazla 1 aktarmayla Münih'te istediğiniz her yere ulaşmanız mümkün. 

Merkez'e S Bahn'la 4 dakika da ulaşabilirsiniz. Otelde açıkbüfe kahvaltıyı yaklaşık 10 Euro'ya yemeniz mümkün. Ama açık büfelerini Hakan anlata anlata bitiremedi Avrupa'da yaptığımız en güzel kahvaltıydı dediler. Açıkbüfe inanılmaz zengin ve yiyecekler de oldukça lezzetliymiş.

Münih-Birahane:
Münih'e gidip Hofbrauhaus'a uğramadan dönmek olmaz. Burası geleneksel ve oldukça eski tarihi bir birahane. Hitler'in zamanında bir konuşmasını da burada yaptığı biliniyor. 1589'dan beri faaliyette. 

Şayet uluslararası zincirleri severim derseniz o zaman Hofbrauhaus'un yan tarafında bulunan Hard Rock Cafe tam size göre. 

Marienplatz'da bulunan Rathaus (Belediye Binası)'da Hamburg'taki gibi ihtişamlı. 




Münih-Gece Hayatı:
Daha sonra saatler gece yarısını gösterdiğinde nereye gidelim derseniz Kultfabrik'i tavsiye edebilirim. Burası sabahın ilk ışıklarına kadar açık olup bar-club konsepti taşımaktadır. Burada pek çok sayıda farklı bar-club bulunuyor. Ama buraya daha çok öğrenciler geliyor. 

Şayet daha kaliteli bir bar-club istiyorsanız tercihinizi P1 Club'tan yana kullanabilirsiniz. Ha buraları nereden biliyorum diye sorarsanız bazen yerel taksiciler de işe yarıyor :D Buraya gitmeden önce mümkünse rezervasyon yaptırın. Kıyafete önem verildiğini ve önünde pek çok lüks arabanın da yer aldığını dipnot olarak belirteyim. 

Diğer gece mekanı olarak Tor Club farklı bir alternatif olabilir. 

Münih-Müze:

Gelelim en önemli konuya Almanya denilince hangimizin aklına lüks ve kaliteli arabalar gelmez ki. Bence Münih'e giden BMW Müzesini de kesinlikle ziyaret etmeli. Müze Olympiapark'ta  yer alıyor. Olympiapark eskiden Münih Olimpiyat oyunlarının yapıldığı yer. 

Münih- Alışveriş:

Maximilian Strasse civarı alışveriş için cennet. Mutlaka gidin ve ara sokaklara dalarak kaybolun. 

Münih-Park:

Burası Avrupa'nın en büyük parklarından. Chinesches Turm'da sosis-patates ikilisi yapabilirsiniz. Parktaki nehirde sörfte yapıldığını aklınızda tutun. 

Herkese Münih'te ve Oktoberfest'te iyi eğlenceler. Kim bilir belki seneye Oktoberfest'te olan siz olursunuz :D

1 yorum:

  1. Sadece özel Bavyera birasını tatmak için bile gidilebilir :) Tavsiyeler için teşekkürler..

    YanıtlaSil