Seyahat etmeyi, gezmeyi sevenlerle arkadaşlık etmek ve seyahat üzerine sohbet etmek bana hep keyif vermiştir. Merve yani kuzenim Onur'un eşi de benim gibi ( hatta benden daha fazla :) ) seyahatkolik, gezmeyi seven birisi... Kendileri bir tatil bitmeden diğer tatilin planlarını çoktan yapmış olurlar, her boş fırsatı mutlaka değerlendirip, bir yere kaçarlar. Yani gezgin sıfatını benden çoktan almıştır Merve. Merve hamileyken benim hayretle karşılamama sebep olan Uzakdoğu seyahatine gitti. Hani hamileyken uzun uçak yolculukları pek güvenli değildir derler ya kendisini bu sebepten dolayı alkışlıyorum. Şimdiden küçük bir gezgin yetişiyor :)
Ben hep istememe rağmen şimdiye kadar Uzakdoğu'ya gitmek nasip olmadı. Merve oraların güzelliğini ve ucuzluğunu anlata anlata bitiremiyordu. Ricamı kırmayıp bize hamileyken yapmış olduğu Uzakdoğu seyahatinden bahsetti.
Aşağıda Merve Akgül'ün blogumda misafir yazar olarak yer vermiş olduğu Uzakdoğu tatilini okuyalım :) Fotoğraflara da ayrıca bayıldım umarım bizde kısa sürede ayarlayıp Uzakdoğu tatiline çıkarız:)
Balayı için gittiğimiz Bali’den sonra aklımızda hep bir tane daha Uzakdoğu yapmak vardı. Bu sefer hem gezilecek yerleri çoğaltalım hem de süreyi uzun tutalım dedik. Ne de olsa bu bir honeymoon olmasa da babymoon olacaktı. Tatile giderken 4 aylık hamileydim :) Rota olarak önce Bangkok (3 gün) Koh Samui (4 gün) ve Phuket (6 gün) olarak takvimimizi ayarladık.
Uzakdoğu’ya bir tur aracılığıyla gitmek bence para tuzağı. Sadece gidiş uçak bileti biraz yüksek fiyatlı ancak orada ki yeme içme ve konaklama masrafları oldukça uygun. Sadece iyi bir plan yapmak gerekiyor. Öncelikle biriken millerimizle (çok seyahat eden eşin faydaları) Bangkok’ a uçak biletlerini aldık. Ülke içi iç hatlar uçuşlarını da Bangkok Airways den aldıktan sonra Booking'den hotelleri ayarladık.
Tayland’a vizesiz uçuluyor, bir
yıllık pasaport almak yeterli. Gidiş için yüksek sezon Aralık ve şubat arası
aylar. Biz kasım ayını tercih ettik. Gitmeden önce benim malum durumumdan dolayı
endişeliydik yanımıza bolca ıslak mendil ve hijyenik eşyalar aldık ancak güneş
kremi dahil pek çok şeyi oradan daha ucuza alabilirsiniz zaten adım başı Watsons
mağazası var. Hiçbir eşyayı boşuna taşımayın. Bavulunuzu tıka basa doldurmayın
çünkü orada uygun fiyata alacak çok şey bulursunuz. Tayland’a sadece İstanbul’dan
uçuşlar var. THY ile direk 10 saat
uçuştan sonra Bangkok’a varıyorsunuz.
BANGKOK:
1.GÜN:
Yorucu ve uzun bir yolculuktan sonra serin ve temiz kokulu uçağın kapıları açılınca gerçeklerle yüzleşiyorsunuz. Sıcacık ve baharat kokulu hava yüzünüze vuruyor. Bangkok Havaalanı gördüğüm en büyük ve en temiz havaalanlarındandı. Uzun bir yürüyüş sonrası bavulları alıp kendimizi sıcak havaya atıyoruz. Taksi bindime köşesine gidip numara alıyoruz ve sayımızı bekliyoruz. Otelimiz Ramada Sukhumvit ' e doğru yola çıkıyoruz. Şehirde yoğun bir trafik var. Otelimiz çok merkezi bir yerde. Otele giriş yaparken minik bir yalanla balayı çifti olduğumuzu söylüyoruz ve odamızı bir üst seviye odayla ücretsiz olarak değiştiriyorlar. Otelden çok memnun kaldık oldukça temizdi ve kahvaltı çok tatmin ediciydi. Ana caddeye ulaşmak için de tuk tuk hizmetleri vardı. Hemen yemek için kendimiz sokağa attık hotelin yanında ve gayet lüks gözüken ama oldukça tuhaf olan Cabbages and Condoms Restaurant'a girdik. Adından belli olduğu üzere restoranın her yerinde condomlardan yapılmış heykeller vardı.
Güzel ve geleneksel Uzakdoğu yemeğinden sonra uzun uçak yolcuğunun yorgunluğunu atmak için caddede güzel ve temiz gözüken bir masaj salonuna girip 1 saatlik ayak masajı yaptırıp rahatlıyoruz. Ayak masajı 300 baht yani 20 TL ve verilen her kuruşa değiyor. Yorucu ilk günü bitiriyoruz.
2.GÜN:
İkinci gün cumartesi günü olduğu
için Bangkok’un yaklaşık 3 futbol sahası büyüklüğündeki chatuchak pazarı var.
Öncelikle planımızı floating markete (yüzen Pazar) gidip dönüşte pazara geçmek.
Tur otobüsleri floating marketi paket olarak sunduğu için markete yetişme
şansımız yok. Bunun için otelin hemen önündeki taksi durağında ki şoförle yoğun
bir pazarlık sonrası 500 bahta (35 TL) floating markete gidiş ve dönüş
chatuchak’ a bırakması için anlaşıyoruz.
Bangkok’ta birçok floating market var.
Bizim gideceğimiz şehrin 40 dakika dışında olan. Klimalı ve konforlu taksimizle yaptığımız yolculuk sonrası floating markete giriş ve fil safarisi için yine uzun bir pazarlık sonrası iki kişi için 1200 bahta anlaşıyoruz. İki kişilik kayığımızla marketi geziyoruz. Hediyelik eşya için kayık dükkanların önünde duruyor burada size tavsiye; yemek ve meyve hariç floating marketten hiçbir şey almayın. Turistik bir yer olduğu için herşey burada 2 katı pahalı. Tüm marketi 2 saat gezdikten noodle ve meyve yedikten sonra kayık fil safarisi alanına yanaşıyor. Safari için bindiğimiz fil çok yaşlıydı üstüne oturarak gitmek boynuna basmak beni biraz rahatsız etti.
Bindiğimize pişman olsam da iş işten geçmişti. 15 dakika fil tepesinde tıngır mıngır bir tur attıktan sonra tekrar kayıkla bitiş noktasında ki pembe taksimizin içinde uyuyan şoförümüze bizi hemen pazara yetiştirmesini söylüyoruz.
Çünkü Pazar 18:00 de toplanıyor. Pazara vardığımızda saat 17:00
ydi eşimle hemen buluşma noktası ve saatimiz ayarlayıp ayrıldık. Çünkü öyle
güzel şeyler vardı ki benim onu bir şeyler seçerken bekleyecek vaktim yoktu :) Pazar da gerçekten yok yok. Elbiselerin çoğu
minyon Uzakdoğulu kadınları için yapılmış. Çoğu
tarz ve sıfır bedendi. Benim hamilelik durumumdan dolayı alabileceğim
parçalar sınırlıydı. Bir gördüğümü bir daha geri dönüp alamayacağım için
beğendiğim herşeyi topladım. Eşimle buluşup pazarın hemen yanında ki JJ Mall
alışveriş merkezine gidip bişeyler yedikten sonra tekrar pazara döndük bu sefer akşam pazarı
kurulmuş burada da tur attıktan sonra otele taksiyle dönüş yaptık. Dün
keşfettiğimiz masaj salonun önünde taksiden inip, yürümekten perişan olan
ayaklarımıza masaj yaptırdıktan sonra karpuz suyu içerek otelin yolunu tuttuk.
Sıcaktan bunalmış halde taksiye atlıyoruz ve yemek için taksici bizi muhtemelen anlaşmalı olduğu bir yere götürüyor. Uzakdoğu mutfağı olan oldukça temiz bir yer karidesli noodle, tom yum goong çorbası (mutlaka denenmeli) ve midye (ben yiyemesem de ) yedikten sonra akşama hazırlanmak için otele dönüyoruz. Akşam için Hangover filminin de çekildiği Lebua Sky Bar’ a gidiyoruz. Dress code şart. Erkekler pantolon gömlek giyinmek zorunda.
Bu sefer giderken taksi yerine tuk tuk tercih ediyoruz. Mükemmel bir manzara eşliğinde lezzetli kokteylleri içerek geceyi noktalıyoruz.
KOH SAMUİ:
1.GÜN:
Koh Samui için havaalanına
gitmeden yine ayak masajı yaptırıp 1 saatlik uçuşla Koh Samui’ ye geldik. Adaya iner inmez havaalanından minicik
tatlı bir adaya geldiğini anlıyorsun.
Otelimiz Chaweng Blue Lagoon’ a gitmek
için taksiye biniyoruz. Burada belirtmek isterim ki bence otel çok iyi değildi.
Kahvaltı yetersiz ve odalar bana karanlık ve kasvetli geldi. Chaweng Plajı Koh
Samui’nin en popüler plajı otel de zaten bu plajda. Bavulları açtıktan sonra
hemen denize attık kendimizi. Denizin altı kum olduğu içi bulanık gözüküyor ve
suyu sıcaktı. Bodrum, Datça, Kaşta ki gibi o berrak buz gibi deniz ne yazık ki
burada yok. Burası daha çok Belek denizine benziyor. Plaj çok uzun ve benim de
bol bol yürüyüş yapmam gerektiği için her gün beyaz kumlarda tüm plajı yürüdük. Koh Samui deki ilk akşam yemeğimiz
için otelden biraz ileride kumların üzerinde cibinliklerin altında mum ışığında
oldukça romantik bir yer olan Dara Samui Beach Resort’a gittik. Güzel bir yemek için kesinlikle tavsiye ederim. Deniz
mahsullerinden oluşan mutfağı hem lezzetli, hem de bütçeye de uygun. Burada
Tayland ‘da yemeden dönmemeniz gereken Red Snapper ( kırlangıç balığı) yengeç
ve kalamar yedikten sonra kumsalın arkasında ki,ana caddede yürüyüş
yapabilirsiniz. Yine oldukça temiz ve uygun fiyatlı masaj salonlarına girip
rahatlayabilirsiniz ki biz öyle yaptık.
2.GÜN:
Koh Samui'de ikinci günümüz deniz kenarında yatarak ve sahilde yürüyerek geçti. Akşam için Zicos Brazilian Restaurant’a gittik. Tüm et çeşitlerinden sen dur diyene kadar getiriyorlar. Elindeki kartı kırmızıya çevirince duruyorlar. Oldukça eğlenceliydi. Brezilyalı dansçılarla güzel bir yemek yedik. Otele yürüyerek döndük.
3.GÜN:
Koh Samui' de ki 3. Günümüz de yerel turlara katılmaktansa güzel bir jeep kiralayıp tüm adayı gezmeye karar verdik. Yine yoğun bir pazarlık sonrası jeepi 24 saat için kiraladık ertesi gün havaalanında arabayı bırakacaktık. Böylece havaalanına taksi parası vermekten de kurtulduk. Turların gittiği Big Buddha, Plai Laem Temple‘a gittik tüm adayı turladık. Sonrasında akşam yemeği için Duomo İtalyan mutfağına gittik. Pizza ve makarnası mükemmeldi. Trimasu ise fena değildi. Yemek sonrası bişeyler içmek için yürüyerek The Library’e gittik. İçkiler çok farklı ve çok lezettliydi benim için bile onlarca alkolsüz kokteyl mevcuttu. Kesinlikle tavsiye ederim.
PHUKET:
Ertesi gün Koh Samui den üstünde palmiye ağaçlı minnacık bir uçakla Phukete geçtik.
La Flora otelin 5 gün üzeri kalanlar için kampanyası vardı. Kampanya dahilinde bizi havaalanından süper lüks arabayla karşılayıp otele getirip götürmek ve otelde kaldığımız her gece için 1000 baht harcama verdiler. Toplamda 6000 baht otelde harcayabilecektik. Odamız havuza erişimliydi yine balayı çifti dediğimiz için şampanya ve pasta ikramdı. Otel Phuketin en popüler plajı olan Patong Beach deydi. Plaj çok kalabalık ancak otele ait bir yerimiz ve 6000 bahtımız olunca tüm günlerimizi kokteyl ananas ve Hindistan cevizi yiyerek ve bol bol denize girerek geçirdik. Deniz Koh Samui dekinden çok daha temiz ve güzeldi.
Phuket'te gece gezerken gördüğümüz bu yer de ilginçti :)
Gece gezmesini sevenler için Bangla Road Phuket tavsiye edilir:
Bizim gibi Hard Rock Cafe seviyorsanız burası da güzel bir alternatif olabilir.
Yerel Turizm
YanıtlaSilAnkara Tatil Yerleri
Bursa Tatil Yerleri
Kocaeli Tatil Yerleri
Kütahya Tatil Yerleri
Niğde Tatil Yerleri
Sakarya Tatil Yerleri
peki hamile olmanızdan dolayı zorluk çektiniz mi?
YanıtlaSilSordum çekmemiş 😀
SilMerhaba, ben de hamile olarak Uzakdoğu gezisi planlıyorum. Uzakdoğu'ya giderken aşı yaptırmak gerekiyor diye biliyorum hamileyken mümkün olmayabilir bu konuda bilginiz var mı?
YanıtlaSil